CEMİL AYRANCIGİL
Cemil ayrancıgil, meslege 44 yıl önce memleketi Sinop’un Bağlıca köyünde başladı. Köyünde açtığı küçük bir salonda uzun yıllar kasketlileri tıraş etti. Başkent’e taşınan bir akrabası O’nu Ankara’da çalışması için teşvik edince, hiç düşünmeden tarağını ve usturasını kapıp başkent’e geldi. Mesleğini hep bir adım öteye taşımak isteyen bu “köylü çocuğu”, suyun bile akmadığı bir dönemde Ankara’ya parfüm kokusunu taşıdı.
O yılların Ankara resminde sadece susuzluk değil ‘devrimci’ gençler de yer alıyordu. Uzun saçları, uzun bıyıkları ve uzun favorileri vardı. Ama bu üniversiteli gençler, uzattıkları saçların bakımını yapmıyordu. Berbere gitseler o da kesip şekillendirmeyi bilmiyordu. Dönemin başbakanı Süleyman Demirel’in bile kızdığı bu ‘komünist’ gençleri çogu zaman polis, kolundan tutup berbere getiriyordu. O dönemde erkekler saçlarını salıverdiği için, berbere olan talep de iyice düşmüştü. Sektör adeta bunalım yaşıyordu. Ama bu kriz, Cemil Ayrancıgil’i yeni arayışlara sokarak bir süre sonra ‘PARİSLİ CEMİL’ olmasına vesile olacaktı.
Berberlerin kesemediği bu ‘komünist’ gençlerin uzun saçlarına askerler makas vurdu. 12 Mart Muhtırası, üniversiteli gençlerin hem bıyıklarını hem de ‘devrim’ hayallerini tıraş etti. O sıralar Cemil Ayrancıgil de sektördeki krizle baş edebilmek için yeni arayışlara girdi. Yüzünü Rusya’ya çeviren ‘komünist’ gençler devrim yapamadı ama Batı’ya bakan Ayrancıgil kendi devrimini gerçekleştirdi. Ayrancıgil, Fransa’da çıkan Cuaför döpari ve Almanya’da çıkan dez Kuaför memualarından kendine yorumlar çıkardı. Zamanla hariklaar yaratmaya başladı ve ünü gitgide yayıldı.
O aralar Ankaralı beyler de abkımın, saç temizliğinin ne olduğunu anlamaya başladı. Bayanlardan daha çok saç taratmaya gelen bakımlı erkek dönemi başlamıştı. Ayrancıgil’in müşterileri arasında, günde iki kere gelip fön çektirenler bile vardı. Kendileri gibi eğlence anlayışları dagörgülü olan bu beyler akşam gazinoya gitmeden önce mutlaka Ayrancıgil’e gelir, kendilerine çeki düzen verirlerdi. Bu terbiyeli, saygıdeğer, görgülü centilmenler arasında Haldun Dormen, Göksel Arsoy, Tolga Aşkıner, ve Osman Yağmurdereli gibi çok ünlü isimler de vardı.
Adı bütün ankara’da duyulmaya başlayan Cemil Ayrancıgil’e basın da ilgi göstermeye başladı. Gazateler arka arkaya röportajları yayınlandı. Ayrancıgil, 1975 yılında şehit Adem Yavuz Sokak’ta açtığı ilk salonun adını da bu gazetelerde çıkan başlıklardan esinlenerek koydu: PARİSLİ CEMİL
Artık bir marka haline dönüşen Cemil Ayrancıgil, hep yeniliklerin peşinde koştu. Bir zamanlar sadece mecmuaları ile yetinmek zorunda olduğu Avrupa’yı bizzat kendi gözleriyle gördü. Sektörle ilgili yenilikleri ülkesine taşıdı. Zaman içinde Ankara’daki salonların sayısını artırmakla kalmayıp, İstanbul’a şubeler açtı. Bugün toplam 8 ‘Parisli Cemil’ salonu Misafirlerimize hizmet veriyor.